- deniz yatağı
- n. airbed* * *seabed
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
kıta sahanlığı — is., coğ. 1) Karaları çevreleyen ve kara sayılan 200 m derinliğe kadar olan sığ deniz dipleri 2) huk. Ülke kıyılarına bitişik olan ve 200 m derinliğe veya bu sınırın ötesindeki su derinliğinin doğal kaynaklarının işletilmesine elverişli olduğu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıta sahanlığı — Ülke kıyılarına bitişik olan ve 200 m derinliğe veya bu sınırın ötesindeki su derinliğinin doğal kaynaklarının işletilmesine elverişli olduğu noktaya kadar, kara sularının dışında kalan deniz altı bölgelerinin deniz yatağı ve toprak altı… … Hukuk Sözlüğü
su — 1. is., yu Sutaşı 2. is., yu 1) Hidrojenle oksijenden oluşan, sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde, ab Dere suyu tekmil çamur. Halk kuyu suyu içmek mecburiyetinde... R. N. Güntekin 2) Bu sıvıdan oluşan kitle, deniz, akarsu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
balıklava — is. Deniz, göl ve ırmaklarda balık yatağı olan yer … Çağatay Osmanlı Sözlük
hırsız — 1. is. Oltadaki asıl iğnenin yanına takılan özel iğne 2. is. Başkasının malını çalan kimse, arakçı, uğru Birleşik Sözler hırsız adım hırsız anahtarı hırsız çekmecesi hırsız feneri hırsız kelepçe … Çağatay Osmanlı Sözlük
kum — is., mdn. 1) Silisli kütlelerin, kayaların, doğal etkenlerle parçalanarak ufalanmasından oluşan, deniz kıyısı, dere yatağı vb. yerlerde çok bulunan, ufak, sert tanecikler Çocuklar kumdan bir fırın yaparak oynuyorlardı. M. Ş. Esendal 2) Armut,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yer — is., gök b. 1) Dünya 2) Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân İzinsiz bir yere gitmek ne haddime? M. Ş. Esendal 3) Gezinilen, ayakla basılan taban Ayıp bir şey gördü mü kulaklarına kadar kızarıyor, gözünü… … Çağatay Osmanlı Sözlük